Belki
bilirisiniz Jahrein isimli bir twitch yayıncısı var. Geçenlerde babasıyla bir
yayın yaptı. Uzunca bir yayındı. Babası anladığım kadarıyla kadın doğum
uzmanıymış. Jahrein babasına meslek hayatıyla ilgili sorular soruyor, babası da
başından geçen enteresan olayları anlatıyor. Yayın sırasında anlattığı şeyler
üstüne birkaç şey de ben söylemek istiyorum.
“Sabah iki ameliyata girdim
saatler sürdü, en sonuncusunu bitirdim çay sigara molası verdim. O sırada klinikte sıra
bekleyen hastalardan birisi görmüş. Başladı veryansın etmeye; biz burada
sabahtan beri bekliyoruz doktor orada sigara ve çay içiyor. Ya arkadaşlar iki
ameliyat yaptım, bir sigara bir bardak çay içmeyeyim mi? Hayat anlık değildir, sadece ân’a bakarak hayatı yorumlayamazsınız. Ben sadece o kareden ibaret
değilim. O karenin öncesi de var. Benim orada yorgun olduğumu, biraz molaya
ihtiyacım olduğunu anlayın.”
Minvalinde şeyler söyledi. Hepsi
tam aklımda kalmamış ama genel hatları ile böyle. Doktorumuz istiyor ki
hastaları empati yapsın. Empati, bir başkasına duygularını, içinde bulunduğu
durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir.
Ancak halkımızın bir kesiminin varlığından haberinin bile olmadığı egolarını
arkada bırakıp, empati yapmalarını beklemek ne kadar mantıklı olur, bunu konuşmanın
alemi yok.
Halkımızın bazı bireyleri her şey
hemen olsun, ilk benim işim görülsün, bana hizmet edilsin, ben de önemliyim
tarzı içgüdülerini bastıramıyor. Sırada öne geçmek, geçemediği yerde suç atacak
birilerini bulmak ya da olay çıkarmak tarzı ufak çakallıklarla zaten çekilmez
olan vaktini iyice çekilmez hale getiriyor. Eğer bir de cahil cesareti varsa bu
bireyler ortalığı birbirine katıyor (Bkz: bir ölüye elektroşok yapmayı reddedendoktora zorla elektroşok yaptırmak).
Dediğim gibi, önemliyim hissi
bastırılamıyor. Cem Yılmaz stand-up’larının birinde anlatıyor, “Alışveriş
merkezine gidiyorsun, on bin kişi fotoğraf çektirmek istiyor. Hepsiyle
çektiriyorsun. On bin birinci alınganlık yapıyor fotoğraf çektirmedik diye.
On bin birsin sen. On-bin-bir.”. Cem Yılmaz da değinmiş herkesin önemli olma
içgüdüsünü bastıramadığına. Bunu aşmadan empati yapmak zor.
Önemli olma içgüdüsünün
tetiklediği başka bir şey daha var. Orta sınıf düşmanlığı. Bundan on yirmi yıl
evvel doktorlar ulaşılamaz elitlerdi. Doktorlar da halkımız da bunun
farkındaydı. Büyük bir sınıf farkı söz konusuydu. Şimdilerde ise kimilerince sınıf
farkı yok edildi. Halka yönelik politikalar, doktorlar hep böyleydi tarzı,
doktorlara kendinizi ezdirmeyin tarzı söylemler halkın egosunu artırdı. Vasat
insanlar, şişmiş egoları ile doktora ulaşabileceğini daha doğrusu müdahale
edebileceğini düşünmeye başladılar. Sonrasında olanlar malumunuz. Her yer
doktora şiddet haberleriyle doldu. Sosyal medyada doktorlara karşı “hak
ediyorlar” tepkileri de işte bu sınıf düşmanlığından ileri geliyor. Karar
vericiler ise bunun önünü almak yerine doktoru açığa almayı seçiyorlar. Bu da
vasat insanların kendilerini haklı görmeye başlamalarına sebep oldu, oluyor,
olacak.
İşbu sıkıntılar kolluk kuvvetinin
korumasıyla ya da cezaların artmasıyla değil bu sınıf düşmanlığının kalkmasıyla
olur. Herkese hakkının ne olduğunun gösterilmesi, sınırlarının çizilmesi ve o
sınırların dışına çıkamayacağının öğretilmesi ile mümkün. Söyleyeceklerim bu
kadar. Saygılar.
BU İŞLER NASIL BU HALE GELDİ?
Reviewed by Ali Kan
on
Temmuz 30, 2018
Rating:
Hiç yorum yok: