Tıp Eğitimi ve Doktor Olmak

Size tıp eğitimi 6 sene, aman çok zor veya doktorluk kutsal meslek, insan sağlığı vs. bahsetmeyeceğim. Okuyunuz.


Yaşlı hocalarımız eskilerden bahsettiğinde doktorluğu çırak olarak öğrendiklerini söylerler. Ancak biz okula başladığımızda çırak değil çoktan seçmeli öğrencilerdik (Çoktan seçmeli öğrenci olma konusu çok uzun bir konu onu da başka bir yazıda anlatmak isterim). Aslında biz değil de ben demeliyim sanırım. Belki kendini adamış ben çırağım düşüncesiyle okuyan arkadaşlar vardır onları tenzih ederim. Lakin kimse bana çırak olduğumu söylemedi. Söylenmiş olsaydı belki gelmezdim, kim bilir?


İlk üç senede doktor olmak uzakta farazi bir olguydu. İnsan vücudunu öğrendik. Hastalıkları ve patofizyolojilerini öğrenmiştik ama hiç hasta görmemiştik. Semptomlarını biliyorduk da neye benzediklerini bilmiyorduk. Vakalardan bahseden hocalar oluyordu ama o soruları yapmasam da geçebiliyordum. Onlar hakkında çok düşünmeye gerek yoktu. Sınavları geçmeye programlamıştım kendimi. Nereyi sormayı severler, neresi önemli. Ancak bunlar benim sadece sınavlarımı geçmemi sağlıyordu. Doktor olmayı öğretmiyorlardı. Çoktan seçmeli sorular bunu öğretemez. Çoktan seçmeli sorular öğretmeninin ruhunun çok uzağında. "Başarılı öğrencileri ayırt etme"yi sağlıyormuş. Ama neye göre başarılı? Doktor olmak konusunda mı başarılı yoksa test çözmek konusunda mı?

Çoktan seçmeli sorulardan kaçmak çok zor, zira bölüm sonunda TUS canavarı var. Dersaneleri, offlineları, denemeleri, kampları ile muhteşem bir sınav. (Ağbi dünyanın en zor 3. sınavıymış yea) Evet zor bir sınav. O kadar doktorun hangi uzmanlığı yapmasına karar vermek de zor. Koyun bir sınav doktorlar az nöbet çok parayı kendileri haketsinler. Radyolog, dermatolog, göz, biyokimya neyi haketmek isterlerse.

***

Konuyu dağıtmışım, devam edeyim. O eski çırakların sayısı cüziydi. Ustaları onlara çıraklığı hissettiriyorlardı muhtemelen. Artan kontenjanlar artık bu ilişkiyi namümkün hale getirdi. 200-300-400 kişilik kontenjanlarla pek mümkün değil tabi. Seri üretim doktor bandı artık tıp fakülteleri. Banda üniversite sınavı ile çıkılıyor. 1-2-3 seri bir şekilde bandın üstüne anatomi, fizyoloji, patoloji, farmakoloji atılıyor. Artık kime ne denk gelirse. Biraz kliniklerin teorileri serpiştiriliyor baharat niyetine. Stajyer doktorumuz hazır.


Biyoloji, biyomedikal okur gibi temel eğitim adı altında üç sınıfı tamamladıktan sonra klinik kısımlara geçmeye hak kazanılıyor. Yani o kasvetli yer, gerilimin arşa çıktığı yer, hastane. Ancak hala doktor olmanın farkına varılmıyor. Hastane artık okula, hastalar vakalara dönüşüyor. Hastaların psikolojisi ve ne düşündükleri önemsenmeden, vakaların biri gidiyor biri geliyor. Bu, stajyerken başlıyor ve meslek hayatında da devam ediyor. Meslek hayatında da hastalar artık performansı dolduran vakalar oluyor. (Buraya bir sistem eleştirisi gelmesi gerekiyor). Söyleyeceğim birkaç şey daha var da doktorlar bana kızar diye korkuyorum ve susuyorum.

***

Doktor olmak olgusu kompleks bir olgu malumunuz. Birkaç alt üniteden oluşuyor. Bilgi, nezaket, saygı, iletişim, hoşgörü vs... Bilgi kısmı fakültede öğretiliyor. Ama geride kalan kısmı öğretmenin yolu bu müfredatla olanaklı değil (O eski çıraklara da öğretilmiyordu bence bunlar). Diğer parçalar olmadan doktor değil uzman sağlık teknisyeni olunuyor. İngiltere'de bir süre çalışmış ve dönmüş bir hocamızın röportajında okumuştum. İngiliz öğrencilerin 1. sınıfta sosyoloji dersi aldıklarından bahsediyordu. Müfredatları hakkında bilgim yok, araştırmadım sadece aklımda bu kalmış. İngilizler doktor olmuş mudur bilemem ama sosyal bilimler tıpın içinde olmalı. "Cerrah olacam ben bunlara ne gerek var?" sorusu az önce kulağıma çınlatıldı. Bu çınlamaya klişe ile cevap vereceğim: Ben sana cerrah olamazsın demedim "doktor" olamazsın dedim!




Tıp Eğitimi ve Doktor Olmak Tıp Eğitimi ve Doktor Olmak Reviewed by Ali Kan on Temmuz 16, 2018 Rating: 5

2 yorum:

Blogger tarafından desteklenmektedir.